Beethoven Virus 1. Bölüm

Uzun süredir sınavlarım nedeniyle ne blog ekleyebiliyorum, ne drama tanıtabiliyorum, ne de brşeyler izleyebiliyorum.. :/ Açıkçası bayram tatilini dört gözle beklemekteyim ^^'' En sonunda Beethoven Virus'ü izleyebildim, müzik aşkını anlayan mükemmel bir dramaydı ve kesinlikle beni çok etkiledi.. Ben de bu mükemmel dramanın bölüm incelemelerini sizinle paylaşmak istedim. =)

Ve Karşınızda, Beethoven Virus, Bölüm 1.



Dramamız, 1998 yılından görüntülerle açılır. Bir konsere 10 dakika kala, profesyonel de olsalar gerektiği kadar çalışmadığını idda ettiği bir orkestrayla konser vermek istemeyen bir şef gösterilir. Orkestra, Brahms'ın bir konçertosunu çalacaktır. Ancak Orkestrasının o kadar kötü olduğunu düşünmektedir ki, bir ihtimal cennete gider ve Brahms'la karşılaşırsa ona hesap veremeyeceğini düşünerek konser vermekten vazgeçmiştir. Bu şefin adı, Master Kang'dır.

Ve günümüze döneriz. Kang Gun Woo adındaki bir polis memuru, baba olacak bir arkadaşını idare etmek için üç gündür doğru dürüst uyumamış, yemek yememiş, sürekli çalışmıştır. Tam evine giderken, son anda yine bir işi çıkar. Dar bir yoldaki bir kaza görevine gönderilir. Göreve gittiğinde sürekli suçlunun kim olduğunu tartışan iki kişiyle uğraşmak zorunda kalır. Bu bir süre sorun olmaz ama hamile bir kadının aniden doğum sancısı gelmesi üzerine birinin arabasını çekmesi gerekmektedir. Kang Gun Woo onlara arabalarını çekmelerini söyler ancak iki adamda suçlu durumuna düşeceklerini düşünerek çekmeyi reddeder. Buharlaştırıcı güneşten, bağrışmalardan, acı çeken bir kadının seslerinden bunalan Kang Gun Woo, en sonunda arkadaki arabaya biner ve arabayı öndekini de ittirerek yolu açacak biçimde ileri sürer. İki arabadaki zarar da son derece artmıştır, araç sahipleri çok sinirlenmiştir. Kang Gun Woo çalıştığı departmanı ve adını söyler, kendisini aramalarını talep eder. Şimdi tek isteği evine gidip trompetini çalmaktır.

Du Ru Mi, kişiliğine tamamen ters düşmesine rağmen bir devlet dairesinde memur olarak çalışmaktadır. Ancak kendisi tam bir klasik müzik aşığıdır, çok küçük yaştan beri keman çalmaktadır. Neredeyse hergün, işinden istifa etmek, kendisini ve müziğini sarhoş eğlencesi olarak gören iş arkadaşlarına ağızlarının payını vermek istemektedir, ancak paraya ihtiyacı vardır ve keman sevgisini şimdiye kadar profesyonel de olsa hobiden ileri götürememiştir. Ancak bir gün, eski bir okul arkadaşının müzikal açıdan çok iyi bir yere geldiğini görür ve bu ona daha fazla kendini tutmak istemediğini farkettirir. O sıralarda da iş yerinde Kültürel Bölge projesi için çalışanların fikirleri alınmaktadır. Du Ru Mi, yaşadığı yer olan Suk Ran'ı bir müzik kapitali haline getirmek için ilk adımı atacağı bir projeden bahseder; bir orkestra kurarak Suk Ran'da konserler düzenlemek.

Ru Mi'nin talebi kabul edilir ve şehirde orkestra vermesi için kendisine gereken çalışma alanı, gereken çalışanlar, gereken para verilir. Herşey çok güzel gitmektedir.. Ancak, orkestra şefi olarak belirlenen kişinin bir dolandırıcı olduğu ortaya çıkar, orkestranın bütün parası boşa gitmiştir. Bunu gören ve diğer enstürmancılara haber veren Durumi onları kalmaya ve maddi destek almadan çalmaya ikna etmeye çalışır. Ancak kimse buna yanaşmaz.. Durumi ne kadar ağlasa, yalvarsa yakarsa boştur. Üstelik bütün olanlar onun suçudur. Orkestra şefini o ayarlamıştır, parayı o kaptırmıştır. Ne yapacağını bilememektedir, intihar etmeyi bile düşünmektedir. 3 milyar won kaptıran Durumi'nin önünde iki seçenek vardır; ya bir yerden 3 milyar won bulup tüm herşeyi düzeltecek, ya da hiç harcama yapmadan yoktan bir orkestra varedecektir.

Telefonu çaldığında banyodan çıkıp kimin aradığına bakar, gördüğünde ise kaçabilmek için telefonu atmak ister... Ancak atarak hiçbir şeyi çözemeyeceğini o da biliyordur ve sesine mutlu, kendine güvenen bir ton katarak telefona cevap verir. Arayan belediye başkanıdır, ona orkestra çalışmalarının nasıl gittiğini sorar. Durumi'nin o an için herşeyin kusursuz olduğunu söylemekten başka çaresi yoktur. Belediye başkanı, Suk Ran'ın gerçekten bir müzik kapitali olabileceğini, bunun Durumi'nin ellerinde olduğunu, ölüm kalım meselesi olduğunu, ve hatta hiçbir hataya izin verilmeyeceğini söyler. Bunları duymak Durumi'yi vazgeçmemeye yönlendirir. Tek ihtiyacı olan gerçekten müzik yapmak isteyen müzisyenler bulmaktır. İlan bastırır ve asabildiği her yere asar.

Daha sonra, bir kız sokağını temizlerken bu ilanı görür. Ancak para vermeyiş oluşlarını cebe para atmak niyetiyle olduğunu düşünür. Sokağı temizlerken yanına yaşlı bir adam gelir, ona elindeki sütün neli olduğunu sorar. Kız sütün çilekli olduğunu söyler. Bunu duyan adam adeta dehşete düşer, hayatı boyunca her sabah bir paket sade süt içmiştir. Kendisine süt getiren adamın da çok güvenilir olduğunu söylemektedir. Kız ne kadar güvenilir olursa olsun herkesin hata yapabileceğini söyler ama adam ona bağırıp çağırır. Sonra elindeki sütü yere atar ve üzerine basarak patlatır. Kırmızı olduğunu görür ve kendi kendine "bu dünya nereye gidiyor?" diye sormaya başlar. Aynı gün, Durumi'nin ev sahibi, kızına çorabını bulmasına yardım ederken çamaşır makinasına bakar ve orada bir ilanla karşılaşır. Bu Durumi'nin hazırladığı konser ilandan başka birşey değildir. Bu üç kişi, gelecekte aynı orkestrada çalacaktır...

Aynı günün gecesi, Durumi bir arkadaşına içini dökerken, bir yerden bir trompet sesi gelir. Çalan herkimse gerçekten çok güzel çalmaktadır, Durumi sokağa çıkıp kim olduğunu öğrenmeye çalışır. Ev sahibine sorduğu zaman onun polis yiğeni olduğunu söyler. Karşıki evde yaşamaktadır ve bu ev bir polis için gerçekten çok büyüktür. Ancak ev sahibi Durumi'ye burda kalmasının sebebinin işinden uzaklaştırılması ve onun da bu eve bakıcılık ediyor olduğunu söyler. İki aylığına işten uzaklaştırıldığını öğrenen Durumi'nin gözleri parlar, onu orkestrasına eklemek için sabırsızlanmaktadır. Hemen gidip kapısını çalar, onu trompet için rahatsız ettiğini söyler. Ancak adam ona bir daha bu kadar geç çalmayacağını söyler ve Durumiyi dinlemez bile. Bu kişi elbet iyi yürekli polis memuru Gun Woo'dan başkası değildir. Ancak ev sahibinin söylediğine göre Gun Woo performans sergilemekten hoşlanmamaktadır. Onu orkestraya katılmanın tek yolu altın kalbini kullanıp onu gerçekten yardıma ihtiyaçları olduğuna inandırmaktır.

Bunun üzerine Durumi bir plan yapar. Onun bindiği metronun aynısına biner ve bastırdığı birkaç kağıdı metrodakilere dağıtır. Kağıdın üzerinde şunlar yazmaktadır; "Ben Durumi, bir halk orkestrasında hayırseverlerin yardımıyla çalıyorum. Ancak paramız olmadığı için trompetçimiz bizi terketti, şimdi ihtiyacımız olan şey para ve bir trompetçi. Üstelik kulaklarımın durumu hergün daha da kötüye gidiyor, bu büyük ihtimalle son konserim olacak ve iptal etmemiz herkes açısından çok üzücü bir olay olur. Lütfen yardımlarınızı esirgemeyin." Bunu okuyan Gun Woo onların haline gerçekten çok üzülür ve sağır taklidi yapan Durumi'ye, kendisinin öğrenmesi sorun olmazsa bir kereliğine orkestralarında çalabileceğini söyler. Ancak Durumi tam onu ikna edecekken telefonu çalar, arayan şefleridir ve Durumi ani bir hareketle telefonu açar. Onun numara yaptığını anlayan Gun Woo, çok sinirlenir ve büyük bir hışımla oradan gider. Telefonda şef, bir sonraki haftaya orkestra çalışmalarını belediye başkanının izleyeceğini söyler. Bunu duyan Durumi, aniden aranan bütün profesyonel müzisyenler ilanlarını amatöre dönüştürür..

Birkaç amatör sanatçı gelmiştir ancak Durumi'nin hala müzisyen açığı vardır. Trompet çalmaya ikna etmek için Gun Woo'nun yanına gider. Ona orkestraya girmesi için adeta yalvarır ancak Gun Woo istemediğini, klasik müzikten nefret ettiğini söyler. Bunun üzerine Durumi arkadaşı Sunbae'yi arar, ondan orkestrada çalması ve çalacak başkalarını bulması için yardım ister. Sunbae de bunun için ona söz verir, o da birkaç kişiyi haberdar eder.

Sonunda Cumartesi günü gelip çatar.. Seçmelerin vakti gelmiştir. İlk gelen Durumi'nin ev sahibidir. İyi çaldığını ancak evlenirken enstürmanını sattığını söyler. Durumi de ona bir enstürman alır almaz aralarına katılabileceğini anlatır. Daha sonraki aday birazcık ilginç bir kişiliğe sahip bir trompetçidir. Küçük dağları kendisinin yarattığı havalarındaki bu adam, Haydn'ın String Konçertosu'nun birinci bölümünü çalacağını söyler, ancak dördüncü bölümü çalar. Durumiyi biraz zorlayacak gibidir. Diğer aday, süt içen adamdır. Mükemmel bir fülütçüdür, ancak Durumi'ye sağlıksal durumundan pek bahsetmez. Ancak o kadar iyi çalmaktadır ki, Durumi'nin pek de umrunda değildir zaten, adamı hemen kadroya dahil ederler. Daha sonra ilanları yırtan kadın gelir ve masrafları karşılamaları karşılığında orkestrada yer alacağını söyler. Durumi kabuleder. Ancak ödemeyi konserden sonra yapacaklarını söyler. Daha sonra seçmelere beraber katılan iki kişi gelir. Bu iki kişi elektronik keman çalmaktadırlar ve normal enstürmana geri dönebilmek için bu orkestraya katılmak istemektedirler. Gerçekten çok başarılıdırlar ve hemen kadroya dahil edilirler.

Bütün orkestra toplanmıştır. Artık tek eksik üç trompetçi ve bir orkestra şefidir. Daha ilk provadaysa, Sunbea ve birinin arasında kavga çıkar. Üstüne bir de haftaya belediye başkanının geleceğini hatırlayan Durumi, artık daha aktif olmaya karar verir.

İzin almadan birden bire Gun Woo'nun evine girer. Bunu gören Gun Woo inanılmaz derecede şaşırır ve onu evden kovar, ancak Durumi çıkmamaktadır. Onu vurmakla tehdit etse bile nafiledir, ancak sürekli klasik müzikten nefret ettiğini söyler durur. Durumi ona neden nefret ettiğini sorar, eğer sebebi makul gelirse onu rahat bırakacaktır. Gun Woo da çaresizce ona anlatır... Gun Woo başlarda çok fazla ingilizce terim olmasından şikayet eder (ki terimler ingilizce değil italyancadır XD ), sonra sanki kokteyle gider gibi giyinme zorunluluğundan bıkkınlığını gösterir, daha sonraysa, nefret etmesinin asıl sebebinden bahseder.. 1998 yılına tekrar döneriz, bu sırada orkestra şefi sahneye dönüp dönmemek konusunda üç dakika düşünmek ister. O düşünürken, ev ödevi olduğunu söyleyen küçün Gun Woo gelir. Ona klasik müzikle ilgili bir soru sorar. Şef bu konuda çocuğun ne düşündüğünü öğrenmek ister. Çocuk etrafındakilerden çok utanmaktadır ve aniden diğer soruya geçer. Bunun üzerine şef çok sinirlenir, ona bir temiz ayar çeker. Çok utanan Gun Woo ondan özür diler ancak şef için bu da yeterli değildir. Daha çok sinirlenir. Bu sinirle gidip orkestraya şeflik yapma kararı alır. Bu adama gerçekten çok kızan Durumi böyle bir insanın nasıl olacağını düşünürken Gun Woo onun da bu adama çok benzediğini, sadece kendisini düşündüğünü söyler. Bu lafların üzerine çok üzülen Durumi, dolandırılması yüzünden işten atılması ihtimalinin çok düşük olduğunu, kovulsa bile özel ders vererek para kazanabileceğini, asıl istediğinin aslında sahnede çalmak olduğunu söyleyip oradan gider.

Bunların üzerine Durumi, trompetçi bulmak için bir profesyonelle anlaşır. Profesyonel trompetçi ona amatörlere rehberlik edeceği için 1,500,000 won istediğini söyler, bir arkadaşını da getirecektir ama ona da 2,000,000 won istemektedir. Toplam 3,500,000 won ödemek zorunda kalan Durumi mecbur kabul eder.

Başkanın geleceği prova günü trompetçiyi beklerken, profesyonelden önce Gun Woo gelir. Onlara yardımcı olmak istediğini söyler. Durumi çok şaşırmıştır ancak ona hemen 3. bölümü verir. Profesyonelin de gelmesiyle prova başlayacaktır. Ancak herkes başlamışken profesyonelin telefonu çalar ve adam sanki hiçbir şey olmamışçasına ilginç bir havaya kapılarak telefona cevap verir, herkes çalışırken o gülmektedir. Normalde 1. ve en zor olan bölümü çalmalıdır ancak herkes çalarken o telefonda arkadaşıyla konuşuyordur. Herkes bu durumdan rahatsız olur ancak adam hiç oralı olmaz. Bunu farkeden Gun Woo, adama çok sinirlenir ve birden 1. bölümü bir profesyonel gibi çalmaya başlar. Herkes şok olmuştur ama kimse durumdan rahatsız değildir. Bunu görüp sinirlenen profesyonel telefonunu kapatır ve onlarla çalmak istediğini söyler, ama kimse onu sallamaz. XD Bunun üzerine adam sinirlenip gider ancak herkes huzur içinde parçalarını çalmaktadır.

Başkan çalışmayı dinlediğinde gerçekten memnun kalmıştır. Durumiyle konuşurken konu şeften açılır. Başkan şefin niçin hnüz gelmediğini sorar, Durumiyse onun Avrupada olduğunu ve bügün döneceğini söyler. Başkan bu kişinin adını sorduğunda, Master Kang diye de bilinen Maestero Kang Gun Woo cevabını alır. Bu soru, iki kişiyi şok eder.. Bizim süt içen amca birden onun ününden bahsetmeye başlar. Yine 1998 yılındaki konserde, Master Kang şefliğini yaparken, cumhurbaşkanı ve eşi onu dinlemektedir. Orkestrası o zamanlarda Kore'nin en iyi 5 orkestrasının içinde olmasına rağmen o hiç tatmin olmaz, konserin ortasında sanatçılara saygısızlık yaptığını düşünerek konseri yarıda bırakır. Çok katı ve standartları yüksek olan bu adam, çok ünlü kişilerin dinlediği konserde, dinleyicilere bir klasik müzik CDsi alıp banyoda dinlemelerini ve bu konserde paslanan kulaklarını temizlemelerini söyler. Üsttekilerin onu kovmasına karşın onun istifa etmiş gibi davrandığını söyleyen sütçü amca, onu Orkestra Katili olarak isimlendirdiklerini de anlatır. Herkes gerçekten heyecan içindeyken, Gun Woo, Ru Mi'ye bir şey söyler. "Klasik müzik bir boşluktur. Bu adam, o adam." Bunun üzerine çağırdığı kişinin Gun Woo'yu müzikten soğutan kişi olduğunu öğrenen Durumi, şok olur. Ancak bu saatten sonra hiçbir faydası elbet olmayacaktır.

Kameralarımız hava alanına gider, gözünde güneş gözlükleri, yanında köpeğiyle, çok yetenekli, bir o kadar disiplinli Master Kang, 10 yıl sonra Kore'ye, konser vermeye dönmüştür..



2. Bölümde Görüşmek Üzere.. ^^
rei~

Hana Yori Dango Final: Movie, HYD Kore!

Bu bir özel inceleme yazısıdır, filmden spoiler içerebilir ^^



Hana Yori Dango, benim hem izlediğim ilk drama hem de Matsujun'u bana tanıtan drama olduğundan benim için en özel dramadır diyebilirim. Onun için özel bir tanıtım olsun da istedim, tüm karakterleri ve itemleri tanıtmaya çalıştım, ancak bitmedi devam da edeceğim, bu post sürekli güncellenecek=) İçindeki arkadaşlık olgusu, aşk olgusu, her şey o kadar mükemmeldi ki, ilk dramam o olmasaydı böylesine devam edebilir miydim bilmiyorum =) Hayatımda hangi romantik dramada/filmde/dizide Hana Yori Dangodaki kadar ağladım, ağladım mı... Üzücü sahneleri kahreder, mutlu sahneleri mutluluktan ağlatır, belki de bu yüzden bu kadar gözyaşı dökmüşümdür.:) Birşey oluyor, biri bir laf söylüyor, ben ne olduğunu bilmeden içimde birşeyler kıpraşıyor, onlar için üzülüp onlar için mutlu oluyorsunuz, elinizde olsa onlar için çabalayacaksınız =) İki sezon da çok doluydu, fazlasıyla yeşilçam motifine rastlayabilirsiniz ama yine de yadırgamıyorsunuz, mükemmelliğinin bir parçası da o çünkü.:) Özellikle Domyouji Tsukasa karakteri beni çok etkilemiştir, ilk bölümlerde kendisinden nefret ediyorsunuz, kendisini birşey sanan o cool tiplerden olduğunu düşünüyorsunuz, ama tanıdıkça, siz de Makino'yla birlikte onu seviyorsunuz..:) Çünkü o saldırgan, o nefret dolu görünümün altında sevilmeyi bekleyen, muzur bir çocuk var ve biraz yakından bakarsanız kendisini öyle bariz belli ediyor ki... Hanazawa Rui'nin arkadaşlığa değer veren kişiliği bıkkın ve cool kişiliğini bastırıyor, arkadaşı Domyouji için sevdiği kızdan vazgeçiyor, hatta onların birlikte olması için çabalıyor.. Bir playboyun bile aslında nasıl da sevebileceğini görüyoruz.. Bir kızın işleri kolaya vurup istenileni, doğru olanı yapması yerine kalbine yenik düşüp risk almasını izliyoruz, beş kişinin, lise çağında olmalarına rağmen aşklarına, arkadaşlıklarına güvenerek, onların gücüyle neler başardığını görüyoruz... Hana Yori Dango bu dünyadaki en mükemmel Japon Draması olabilir..:)

Bu yüzden de filmini dört gözle bekliyordum.. Matsujun'u yeniden Domyouji olarak izleyecek, F4'un dostluklarına bir kez daha şahit olacaktım.. En sonunda izlediğimdeyse(Bkz: geçen ay XD ) herhangi bir dramayı ondan daha çok sevemeyeceğimi bir kez daha anladım XD

Hana Yori Dango Final: Movie... Film başlarından beri çok güzeldi, herkes mutlu huzurlu falan =) matsujunun evleneceği kızı medyaya açıklarken makinonun tıkınırkenki bi resmini göstermesi filmin başından bizi yerlere yatırdı! XDDDDDD resmen koptum! XD

ama sonra bütün F4'a birilerinin bilinmeyen bir nedenden ötürü saldırması, Domyouji'nin de Rui'ye gidip "bana bişey olursa herşeyimi sana emanet ediyorum" demesi, sonra Rui'nin, Domyouji'nin herşeyi makino olduğu için onu mutlu etmek üzerine planlar yapması falan.. Kahkaha Atıyor Kahkaha Atıyor çok seviyorum hana yori dangoyu =)

Daha sonra Domyouji ve Makino odalarında yalnız vakit geçirirken, annesinin onlara verdiği nesilden nesile geçen bir taç olan "venüs'ün ışığı" gizemli biri tarafından çalınıyor.. Tacın üzerindeki değerli taşların biri Hong Kongdan, diğeri amerikadan, öyle bir yerlerden toplama. XD Laf aramızda tacı çalan adam da çok yakşıklıydı Dil Çıkartıyor Gerçi sonradan tacı çalış amacını falan daha iyi bir yere bağlayabilirlerdi bence, ama yine de çok hana yori dango tarzı olmuş (sakurako'nun Domyouji'ye kendini beğendirmek için onlarca estetik ameliyat olması falan gibi XD) o yüzden onu bilem sevdim! Dil Çıkartıyor

Daha sonra tacı kimseye farkettirmeden geri almak için yola çıkan Domyouji ve Makino, bu sırada Las Vegas'a da uğrar elbet.. Oradayken de kumarhaneye uğramamazlık edilir mi? Haşa~! Domyouji'nin masaya basmasıyla yer değiştiren topu görmesi ve kumarhanenin paralarına çökmesi üzerine Makino'nun paramı bana geri ver diye adamın elindeki pullara sarılıp masanın üstünde tepinme sahnesi de beni benden aldı açıkçası XDDDDDDD

Domyoujinin rezil japoncasını da atlamadılar elbette XDD ama japoncası bile berbat olmasına rağmen (hatta itiraf edeyim, oynayan Matsujun'un ingilizce bilmemesine rağmen XDDDD ) süper bi aksanla ingilizce konuştu, bir çok japonun aksine L sesini çıkarabildi!!! Dil Çıkartıyor Dil Çıkartıyor Sanırım hyd ve last princess için ingilizce öğrenmiş, last princessin LA'deki galasında da kendisini ingilizce tanıtmıştı xD

Filmin ilerleyen dakikalarında Tsukushi'nin Rui ve Sunny'yi(Tacı çalan adam) el sıkışırken görüp Domyouji'ye söylemesi... Ve Domyouji'nin herşeye karşı ona "Rui'yi sorguluyor musun?" demesi, onu savunması.. Dostluk böyle bir şey =)

Daha sonra tacı en sonunda ele geçiren Tsukushi ve Domyouji, özel uçaklarıyla eve gitmeye hazırlanıyorlarken, havadaki uçağın içinde hep yaptıkları gibi sefa sürerler XD Bu sırada hayallere takmış olan Tsukushi'nin Domyouji'ye hayalinin ne olduğunu sorması hepimizi heyecana sürükler, ancak.. İçkilerine ilaç atılmıştır, uyandıklarında kendilerini bir ıssız adada bulurlar! Neyle karşılaştıklarının farkında olmasalar da yaşama mücadelesi vermek zorundadırlar, bu gergin ortamda stresten ölmek üzeredirler ve daha kötüsü Tsukushi Domyoujiyle birbirlerine tamamen uyum sağladıklarına emin değildir.. Ancak, Tsukushi'nin kendisini kovalayan ayıyı yumruklamaya hazırlanıp sonra zıplaması, bileklerini havada geri çekmesi.. Sonra da Domyoujiyle tanışmalarını hatırlaması.. Ve sonra o kadar derdin arasında satürn kolyesini kaybettiğini anlayıp heryerde araması ve en sonunda perişan hale gelmesi... Domyoujinin onu arayıp bulduktan sonra ağlayarak ona "özür dilerim, senin için çok değerli bir şeyi kaybettim." demesi ve Domyoujinin biraz durakladıktan sonra, "baka. benim için en değerli şey sensin. beni bir daha böyle korkutma!" demesi... çok çok çok çok çokkkk mükemmel bir filmdi T___T

Bu arada, Papa-chan ve susumu arasında bir diyalog vardı ya, beni filmde en çok etkileyen sahnelerden biriydi.. Kayan Gözler
susumu: ama aşk karın doyurmaz.
papa: ama yiyecekler sevdiğin kişi olmadan tatsızdır.
gerçekten hana yori dangoya çok yakışan bir diyalog olmuştu.. =)

Ah, bir de..! Makino ve domyoujinin ciddi ciddi konuşurken makinonun nazlanıp Domyoujiye (yatarken xD ) arkasını dönmesi ve domyoujinin ona "nee, makino. altını görüyorum." demesi süperdi! XDDDDDDD Resmen yarıldım XDDDDD

Çooooook komikti film yahu Çok Mutlu bizimkiler seyehat ederken makino'nun bir taşı gösterip, "şuna bak, bu taş aynen sana benziyor!" demesi üzerine Domyoujinin "ben bir taşa benzemiyorum!" demesi de süperdi XDDD Hyd aşktır yahu ben bunu anladım. XD

Aa bir de en romantik sahnelerden biri.. =) Domyoujinin Tsukushiye "korkuyor musun?" dediğinde, Tsukushi'nin ona "nasıl korkabilirim.. sonuçta yanımda sen varsın, değil mi?" demesi.. =)) aahh ahh.. xD

Bir de film birazcık hayaller üzerine kuruluydu. Makinonun domyoujiye hayalini sorup hiç yanıt alamaması, en sonunda adadayken Domyoujinin "tek hayalim sonsuza dek seninle olmak" demesi.. =)

Bunlar üzerine bizimkiler mutlu mesut yaşarken gökte birden bir helikopterin belirmesi.. xD Alıp götürüldüklerindeyse her şeyin sadece onların bağlılıklarını ölçen bir oyun olduğunun öğrenilmesi! Beklenen bir final olmasına rağmen yazının başında dediğim gibi, Hana Yori Dango tarzıydı kesinlikle.:)

Evlilik sahnelerinde yine herkes tek tek tebrik etti onları beklenen üzre.. Ancak Rui'yi göremedik, nerelerde diye bakınırken.. Bir de baktık onları evlendiren kişi Rui'nin ta kendisi! XD

ve fimin o muhteşem bitişi.. =)
final ikinci sezonun finalini andırıyordu..
ama katlarca daha güzeli.


one love eşliğinde, herkese ne olduğunu tek tek gösterdiler.. =)

Yuukinin nishidanın imza gününe gelişi ve nishidanın koşarak kaçması süperdi, yarıldım!! XDDDDD üstelik yuukinin "nishida-san! üç oldu!!!!!!" diye bağırdığı yerde, benim film koptu XDDDDDD

Akira'mız tüm yeraltı dünyasına kendisini tanıtan önemli bir yemek vermesi, yemek masasının caddeler kaplaması XD

Rui'nin gidişi..

ve en son, biricik çiftimizin sonunu öğrenmemiz.. =)
makino tsukushi'nin hayalini öğrenmemiz... =)

"benim hayalim... gerçek oldu." (burada karnını tutuyor Kahkaha Atıyor ) demesi, domyoujinin yüz ifadesi, ve makinodan alışkın olduğumuz o kelimeyi söylemesi; "Arienaitsuno!" Kahkaha Atıyor bu sırada one love devam ediyordu ve matsumoto jun'un solo söylediği yer çalıyordu Kahkaha Atıyor hyakunen sakimo.. ai wo chigau yo, kimi wa, boku no subetesa... Kahkaha Atıyor


Hana Yori Dango bu yüzden güzel, bu yüzden aşk kesinlikle =) Veeee...

Bu kadar Mükemmel olduğu için bir Kore Versiyonu çekiliyor!

Makino Tsukushi için Goo Hye Sun'ın seçildiği Hana Yori Dango (Boys Over Flowers)'ın Kore Versiyonunda F4 kadrosu da kesinleşti. Aktör Lee Min Ho'yu Goo Joon Pyo(Domyouji Tsukasa), Kim Hyun Joong'u Yoon Ji Hoo(Hanazawa Rui), Kim Bum'u So Lee Jung(Nishikado Soujiroh), T-MAX'ın Kim Joon'unu ise Sng Yu Bin(Mimasaka Akira) olarak izleyeceğiz. Bakalım nasıl bir şey olacak =)

Haberler
Haberler

Winter Sonata - Sonsuz Aşk




Jung Yu-jin küçüklüğünden beri okula geç kalan, otobüste uyuyan neşeli, canlı bir genç kızdır. Çocukluk arkadaşı olan Kim Sang-Hyuk'la beraber aynı sınıfa gitmektedirler. Sang-Hyuk, Yu-jin'i çocukluk arkadaşlığından öte ona aşıktır. Yu-jin ise bunu bilmiyordur.
Bir gün yine otobüste uyuya kalan Yu-jin, kendisini uyandıran çocukla aynı durakta iner, çünkü ikisi de aynı okula gidiyordur. Çocuk okula yeni transfer olan Kang Joon-Sang adında bir gençtir. Olaylı başlayan arkadaşlığı aynı sınıfta olmalarınında etkisiyle değişik bir hal alır. Joon-Sang'ın Amerika'dan bu okula transfer olmasının sebebi ise babasını bulma isteğidir. Bir yandan babasını ararken diğer yandan Yu-jin ile olan ilişkisi aşka dönüşür ve bunu Yu-jin'e açıklamaya karar verir. 31 Aralık günü onunla buluşup aşkını söyleyeceği akşam bir araba kazası geçirir. Yu-jin Joon-Sang'ın neden gelmediğine anlam vermeye çalışırken sınıftaki arkadaşları ona acı gerçeği söyler. Yu-jin ve arkadaşları Joon-Sang için kendi aralarında bir cenaze töreni düzenler.
Aradan yıllar geçer Yu-jin bir mimar ofisinde çalışır, Sang-Hyuk ise bir radyoda çalışmaktadır. Sang-Hyuk sonunda Yu-jin ile nişanlanacaktır, ama Yu- jin yolda Joon-Sang'a benzettiği birini gördüğü için nişan altüst olur. Ve bunun üzerine lise arkadaşları Yu-jin ve Sang-Hyuk'a küçük bir sürpriz yaparlar. Fransa'dan gelen lise arkadaşlarından biri olan Oh Che-lin davete yanında erkek arkadaşınıda getirmiştir. Yu-jin ve diğer arkadaşları Che-lin'in sevgilisini görünce şaşırırlar. Adı Lee Min Hyung olan kişi Joon-Sang'a o kadar benzemektedir ki... Kendisi de bir mimar olan Lee Min Hyung ile Yu- jin'in yolları yine kesişir. Yu-jin'in ve arkadaşlarının hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır.



Aşk! İşte budur... İlk öpücük, ilk el tutuş... Sadece sevdiğinizle yaşanan şeyler. İlkler hep özeldir... Bu dizide bunu görüyoruz. Sevdiğiniz ölüyor. Ve yıllar sonra tıpatıp aynısı birini görüyorsunuz. Ve yeniden aşık oluyorsunuz! Aynı adama iki kez aşık olabilir misiniz. Aynı kişiye defalarca aşık olabilirim... Bu dizide bunu çünkü sonuna kadar anlıyorsunuz. Aşk özelse bir kişiyle yaşanır. Sadece bir kalbi sevebilir defalarca. Ya karşınızda ki o değilse? Sevdiğiniz gerçek adam bir başkasıysa sadece ona benziyor diye ona aşık olabilir misiniz? Sanmıyorum. O zaman bu aldanmadır sanırım. Ya sevdiğiniz için neleri göze alırsınız? Her şeyi... Bu dizi gerek oyuncuları olsun gerek hikayesi baştan sonra mükemmel. Kore'de büyük bir hayran kitlesinin dışında bir çok Asya ülkesinde sevilen bir dizi. Dahası diğer yabancı ülkelerde de kitleleri var. Türkiye'de de yayınlandı ama geç saatlerde. O yüzden fazla bilenin olduğunu sanmıyorum. Bilinseydi ne olurdu görmek isterdim doğrusu =) 2002 yılında yapılan eser hala hayran kitlesini kaybetmemiş durumda, bu durumda anlıyoruz ki eser gerçekten insanların içine işlemiş! Ne diyebilirim bence de harika bir yapıt! Kesinlikle izlenmeli diyorum=)


Yıl: 2002
Bölüm Sayısı: 20
Türü: Romantik, Hayat, Dram

Oyuncular:

Bae Yong Joon - Kang Joon Sang / Lee Min Hyung
Choi Ji Woo - Jung Yu-jin
Park Yong Ha - Kim Sang-Hyuk
Park Sol Mi - Oh Che-lin
Lee Hye Eun - Jin Suk
Ryu Seung Soo - Yong Kuk

Aldığı Ödüller:

2002 KBS Ödülleri: En İyi Oyuncu (Bae Yong Jun)
2002 KBS Ödülleri: En iyi Oyuncu (Choi Ji Woo)
2002 KBS Ödülleri: İyi Oyuncu (Park Yong Ha)
2002 KBS Ödülleri: Popülerlik Ödülü (Bae Yong Jun)
2002 KBS Ödülleri: Popülerlik Ödülü (Choi Ji Woo)
2004 KBS Ödülleri: Özel Ödül (Yoon Seok Ho)

Buradan Türkçe altyazı ile izleyebilirsiniz.